“Covid ile Dönüşüm” başlığı altında değişen toplumsal alışkanlıklar, ihtiyaçlar ve yaşam becerilerini en doğru şekilde tespit edip bu olgulara; dijital eğitim, sanal sınıflar, sosyal mesafe, yapay zeka çalışmaları, dijital güvenlik vb. başlıklar çerçevesinde değinen Eraslan, COVID-19’u küresel olarak birbirimize ne kadar bağlı olduğumuzu gösteren bir pandemi olarak tanımladı. Artık izole meseleler ve eylemler diye bir şeyin olmadığını ve önümüzdeki on yıllarda başarıyı yakalayacak insanların bu karşılıklı ilişkiyi anlayan, özümseyen ve günlük yaşamına entegre edenler olacağını söyledi. Bunun yanı sıra çokça önem kazanan bir diğer meseleyi ise geleceğe bakıldığında, işverenlerin arayacakları en önemli becerilerden bazılarının empati ve duygusal zekanın yanı sıra yaratıcılık, iletişim ve etkili bir ekip işbirliği olacağı hususunun üzerinde durdu. Dünya genelinde COVID-19 salgınından 1,186,127,211 öğrenci etkilenirken izlenen yollar ise ülkelere göre değişkenlik gösteriyor. Örneğin İngiltere’de devlet okullarındaki öğrenciler bir ay hiç ders yapamazken Belçika’da hala öğretmenler, öğrencilerine elektronik posta yoluyla ödev göndermekle eğitimi sürdürüyor. Bu etkenler paralelinde toplum, dünya düzeni, ilişkiler ve alışkanlıkların yanında geleceği şekillendirecek, gelecek nesillerin kaynağı öğrenciler ve onların yaşamlarının şekillenmesinde önemli payı olan öğretmenler de bu değişimden etkilendi. Yapılan araştırmaların sonucunda öğretmenlerin büyük oranda koronavirüs sürecinde eğitimde fırsat eşitsizliğinin arttığını düşünmektedir. Bu eşitsizliğin genel başlıklarını ise eğitime erişemeyen öğrenciler, öğrenme kayıpları, altyapı ve teknolojik cihaz eksikliği nedenleri oluşturuyor. Levent Eraslan, bu noktada çözüm için kamu - özel sektör ortaklığını; interektif eğitim platformlarını, canlı TV eğitimlerini ve yapay zeka uygulamalarını sürece önemli katkıda bulunacak alanlar olarak vurguladı. Eraslan, L. ( 2021). Dijital Eğitimde Öğretmen Olmak Araştırması sonucunda öğretmenler; dijital öğrenme araçlarının zaman ve alan sınırlamasını ortadan kaldırdığını, her 5 öğretmenden 4’ü dijital eğitim uygulamalarının etkili öğrenme-öğretme ortamları oluşturduğunu, dijital eğitimin zaman ve mekân sınırlaması olmaksızın eğitsel etkinliklerin sürdürülmesine olanak sağladığını ve her 4 öğretmenden 3’ü dijital eğitimin tüm derslerde tamamlayıcı bir unsur olarak kullanılması gerektiğini düşünmektedir. Eğitimde hibrit dönem adı altında bir modelin meydana geldiğini ileten Eraslan, hibrit eğitim modeli hakkında insan ve toplum odaklı dijital eğitim, dijital eğitimin özelliklerini benimsemiş öğrenciler, teknolojik bilgilerle donanımlı öğretmenler, erken çocukluktan itibaren merak uyandırma, becerilerini tespit etme odaklı eğitim kapsamı etrafında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Sürecin çocuklar üzerindeki etkisini “5G”  adlandırmasıyla açıklayan Levent Eraslan, bu beş olmazsa olmaz değerlerin zihinsel gelişim, akademik gelişim, psikolojik gelişim, sosyal  gelişim, fiziksel gelişim olduğunu söyledi. Anketlerin bir başka sonucu olan Z kuşağının %50’si YouTube olmadan yaşayamayacağı, Z kuşağının %60’ı işbirliği yapmayı ve online ortamda bilgi paylaşmayı sevdiği, Z kuşağının %93’ü Teknolojiden iyi anladıklarında kendilerine güvendikleri cevaplarına ulaşan Eraslan, bu bağlamda değişen öğrencilik modelini; teknoloji odaklı yaşam, dijital yetkinlik, çevrimiçi etkileşim ve oyunla öğrenme kavramları ışığında oluşan bir öğrencilik modeli olarak tespit etti. Ayrıca Eraslan, "Bahçeşehir Uğur eğitim kurumları kurucusu Enver Yücel’in, bundan yıllar önce dijital eğitime yaptığı vurgu ve uygulamalar ne kadar öngörüsü yüksek bir duruşu olduğunu da göstermiştir" dedi.